‘Bulaşıcı Hastalıklar Dünyanın Sonunu Getirebilir’
‘Bulaşıcı Hastalıklareçtiğimiz hafta New York’ta Belediye Başkanı Bill de Blasio, kızamık vakalarının arttığı kentin Williamsburg semtinde mecburi aşı kararı aldı. Tarih boyunca milyonlarca kişinin yaşamını yitirdiği bulaşıcı hastalıklar son zamanlarda neden arttı? Bulaşıcı hastalık tehlikesi ne büyüklükte?
McGowan Enstitülüsü Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ergin Koçyıldırım, VOA Türkçe’nin bulaşıcı hastalıklarla ilgili çeşitli sorularını yanıtladı.
Doç. Dr. Koçyıldırım, bulaşıcı hastalıkların ciddiye alınması gerektiğini belirterek bulaşıcı hastalıklarla yeteri kadar mücadele edilmemesi halinde bulaşıcı hastalıkların dünyanın sonunu getirebileceğini savundu.
Koçyıldırım, “Dünyamız şu an için hem antibiyotik dirençli bir mantar enfeksiyonu, hem de kızamık salgını tehdidi altında. Dünya en az 587 tane tanısı konmuş ve salgın haline gelmiş bir çeşit mantar enfeksiyonu ile karşı karşıya. ABD’da özellikle New York, Chicago ve New Jersey’de görülen ‘Candida auris’ isimli mantar şubat ayı içerisinde ondan fazla eyalette de görülmeye başlandı.
Bu mantarı önemli kılan ise tüm antifungal tedavilere dirençli oluşu. Bağışıklık sistemi az çalışan ve uzun zaman hastanede kalan hastalara etkili olan bu enfeksiyon tanısı alan her üç hastadan birisinin yaşamını yitirmiş olması durumun ne kadar değerli olduğunu gösteriyor” dedi.
“Amerika bulaşıcı hastalıklar yüzünden alarma geçti”
Koçyıldırım, bulaşıcı hastalıkların tanısı konmuş 587 global vakadan 309’unun New York’ta tespit edilmesinin, 144’ünün de Illinois’da görülmesinin, Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi’ni de (CDC) harekete geçirdiğini belirtti.
İspanya, İngiltere ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin salgınlardan etkilenen ülkeler arasında olduğunu kaydeden Koçyıldırım, “C. Auris bir hayli dirençli bir mantar. Hastane ortamlarında yüzeylerde, duvarda, tavanda, hastanın kullanmış olduğu eşyalarda, perdede günlerce varlığını sürdürebiliyor. 2009 yolunda bir kulak enfeksiyonu olarak Japonya’da tespit edilmişti. Şu anda 20 ülkede tespit edilmiş durumda.
Bildiğimiz gibi lüzumsuz ve uzun antibiyotik tedavileri bu tür bakteri ve mantarların antibiyotiklere direnç geliştirmesine sebep oluyor. Şunu da hatırlamakta fayda var ki bu antibiyotik dirençli mikroplar çoğunlukla sağlıklı insanlara etki etmiyor. Vücut direnci düşmüş, kemoterapi alan, şeker hastalığı olan, sigara içen kişilerde ve vücuda kateter takıldığı durumlarda etkili oluyor” dedi.
“Bulaşıcı hastalıklar yüzünden ölenlerin sayısı kanserden ölenlerin sayısını geçebilir”
Koçyıldırım, İngiltere de yapılan bir çalışmaya göre 2050 senesinde antibiyotik dirençli enfeksiyonlar nedeniyle dünyada 10 000 000 kişinin hayatını kaybedebileceğini ortaya çıkardığını belirterek bulaşıcı hastalık tehlikesinin sonuçlarının ne den büyük olabileceğine işaret etti.
Koçyıldırım, “Bu rakam yine 2050 senesinde beklenen 8 milyonluk kanserden ölüm vakalarından daha fazla. Bu arada hayvan çiftliklerinde antibiyotik halen yüksek oranlarda kullanılmaktadır. Hem hayvanlara, hem de çürümesin diye bitkilere antibiyotikler verilmekte. Bu yolla da vücudumuza antibiyotik ve anti mantar ilaçları alıyoruz. Bu tür mantarların direnç geliştirmesinde gıdalarla almış olduğumuz antibiyotiklerin de payı büyük” ifadelerini kullandı.
“Tek çözüm herkezin aşı olması”
Diğer bir gündemdeki konunun da kızamık salgını olduğunu belirten Koçyıldırım, “Brooklyn’de ultra-ortodoks (aşırı muhafazakar) Yahudi mahallerinde başlayan salgın sonunda New York’ta kızamık ile alakalı acil durum ilan edilmesine sebep oldu. Salgın o kadar büyük boyutlar ulaştı ki, Kızamık aşısı Williamsburg’ta yasal zorunluluk haline geldi. Aşı yaptırmayanlara bin dolar ceza kesileceği denildi. Öyle ki kızamık aşısı olmayan kişilerin umumi yerlere girmelerine otuz gün süre izin verilmiyor. Özellikle Yahudilerin çok olduğu bölgeler de kızamık aşısına olan karşıtlık salgının kontrol altına alınmasını zorlaştırıyor. Tek çözüm herkezin aşılanması” ifadelerini kullandı.
Kaynak:amerikaninsesi.com